< <
<

<4 Haziran 2008 Çarşamba/h3>

<
Şimdi arada gençleri görüyoruz, sitelerini ya da yazdiklarini eleştirdiğiniz zaman "Kiskandin mi koçum, çaliş senin de olur ehehe!" tadinda bir Kartal Maltepe minübüsü muhabbeti koyuyorlar meşrebine göre. Pek izaha gelir yanlari olmadigini düşündüğümüz için girişmiyoruz, ama sonra sitesinde domates fidesi nasil yetiştirilir konulu sera fotoğrafi sergileyen mi istersin, site istatistikleriyle ortaliğa dökülen mi istersin, okudugunu yanliş anlamakla sakatlanmiş türlü çeşit tirt hareket girla gidiyor...
Ancak bu tür eleştiriye kapali, kendi varliğiyla sarhoş tutumlara rağmen, hayattan öğrenmeye devam eden, öğrendiklerini jenerik bir kolaycilikla değil, kendine özgü bir şekilde hikaye eden insanlar ve bloglar da var. Hastalardan Öğrendiklerim bu işi belki de en güzel şekilde yapan Türkçe bloglardan biri.



40 yaşinda bir doktorun, askerlerden köylülere, işçilerden memurlara kadar çeşitli hastalariyla yaptiği sohbetleri ve bu sohbetlerde ortaya çıkan insan hikayelerini ve öğrendiklerini Memleketimden İnsan Mazaraları lezzetinde okuyucularina aktardiği bu blog, samimiyeti, doğalliği ve özgünlüğüyle ilgiyi hakediyor. Diğer insanlardan öğrenecek bir şeyleri olduğuna mütevazi bir şekilde inanan, hayat deneyimiyle mesleki birikimini biri diğerini diştalamadan sunan Hastalardan Öğrendiklerim, severek izlediğimiz bloglardan biri. Bloga ve yapimcisina hürmetle selam eder,
nice otostoplar dileriz.
let the sunshine in abicim...


Etiketler: ,

/h6>
Posted by <